Kendini değersiz hissettiren insanları hayatından çıkarabilirsin.

Ayşegül
2 min readMar 25, 2022

Hiç değersiz hissettirildin mi? Elbette. Değersizlik geçmişten kümülatif bir şekilde bugünümüze kadar gelir, kimi zaman fark ettirmez kendini, ama sana daha sebebini anlamadan huzursuzluk verir. Rahatsız eder seni, içinde bir şey kemiriyordur, kalbinde tınlayan bir acı belirir. Neden böyle hissedersin anlamazsın, anlayamazsın. Geçmez bir süre. Belki de uzun bir süre. Çünkü bir çukura düştüğün zaman çıkması kolay olmaz, belki birinin çekip çıkarmasını bekleriz, belki de kısa bir halat bile yeterli olur. Yeter ki biri seni görsün. “Biri beni görsün.” İçimizdeki huzursuzluğu görsün isteriz, fark edilmek istemek çok mu? Diye sormayız bile. Soracak mecal yoktur ki! “birinin beni görmesi lazım, ben kendim yapamıyorum.” Kimi zaman kimse duymaz seni, bağırırsın o çukurun en derininden sesin yankılanır, dönüp dolaşıp tekrar sana gelir.

“Değer vermemeniz o kadar da sorun değil aslında, fakat gözünüzdeki değersizliğimi niçin gözüme sokmak istersiniz?” Bundan zevk alırlar, onlara narsist denir, kalbini kırmaya gelen ansızın hayatının ortasında belirir. Belirmişlerdir çokça zamanında, geçmiş onlarla doludur, biri hayatından çıktıkça yenisi gelir fakat hep birlikte geçmişte, kalbinin çukurunda yaşamaya devam ederler.

Seni değersiz hissettiren insanları hayatından çıkarabilirsin.

Onları o çukura gömebilirsin. Bırak zamanda yitip gitsinler, seni kemirmelerine, seni suçlayan o bakışlarla sıkıştırmalarına artık izin verme. Lütfen bunu kendine yapma, bırak kazanmasınlar, bırak gitsinler.

Huzursuzluk.

Huzursuzluk vermesinler artık. “Ben kendimi yeşillendirdikçe, içime diktiğim tohuma verdiğim suyu kurutuyorlar.” Huzuruna tükürürler, istemezsin hayatında, yine çıkar gelirler. Onları gör isterler, sen mutsuzsun, onlar mutlu diye düşün isterler, izin verme.

Seni değersiz hissettiren insanları hayatından çıkarabilirsin.

Hayatında onlara hiç yer vermemeyi dilerdin, geçmişi değiştiremezsin, çürümüş bir elmayı tekrar kan kırmızısı yapamazsın. İçimizdeki kurtlar, çürük parçalar hep var olacaklar belki, fakat aranıza örülecek duvarın alçısı senin elinde. Sağlam olsun, seni huzuruyla, mutluluğu, parlayan ışığı ile korusun.

Unutma ki seni koruyacak duvarın mimarı yalnızca ve yalnızca sen olabilirsin. İçinde yankılanan sesleri, arzularını, umutlarını yalnızca sen duyabilirsin. Kendini dinle, kendini koru, çirkin olanların üstüne nazikçe, yavaşça toprak at. Bakarsın yarar olmuşlar sana, muhtemel hataların önüne koca bir taş, yeni çiçeklerine gübre.

--

--